Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi, 1 Mayıs İşçi Bayramı sırasında İstanbul’da yaşanan hak ihlallerine dair hazırladığı raporu Beyoğlu’nda bulunan Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV) binasında bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı. “1 Mayıs alanı Taksim’dir” pankartının açıldığı toplantıda, raporu ÇHD üyesi Yağmur Kavak okudu.
“Taksim’e yürümek konusunda ısrarcı olan kitleye polis saldırısı gerçekleştirilmiştir. Müdahale sırasında fazla miktarda biber gazı ve plastik mermi kullanılmıştır. Çok sayıda kişi gazdan etkilenmiş ve bir kısım protestocu da plastik mermiyle yaralanmıştır. Polis raporlarına göre 300 adet 400 ml Jenix biber gazı ve 120 kutu FN potu kullanılmıştır. Bir çok kişi biber gazı nedeniyle saatler boyunca nefes almada zorluk yaşamış, bir kişi ise gözüne plastik mermi isabet etmesi nedeniyle gözünü kaybetmiştir.” denilen raporun tamamı şöyle:
“Önceki yıllarda olduğu gibi 2024 yılı 1 Mayıs’ında da işçiler, emekçiler, öğrenciler, sendikalar, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri 1 Mayıs’ı; toplumsal mücadeleler tarihi tarafından ve birçok yüksek mahkemenin kararıyla da tescillendiği üzere 1 Mayıs’ın tarihsel alanı olan Taksim Meydanı’nda kutlamak istemiştir, birçok kurum tarafından Taksim Meydanı’na çağrı yapılmış, barışçıl toplanma ve protesto hakkının kullanılması için toplanma programları kamuoyuna deklare edilmiş ve mitingin sağlıklı şekilde yapılabilmesi için organizasyonlar tamamlanmıştır. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu tarafından Taksim Meydanında miting yapmak üzere İstanbul Valiliğine başvuru yapılmıştır.
23.04.2024 tarihinde İstanbul Valisi Davut Gül gazetecilere “1 Mayıs 2012 yılında itibaren Taksim’de kutlanmıyor. Dolaysıyla Taksim bu anlamda bu tür etkinliklerin tamamına kapalı. Biz başta DİSK, KESK ve benzeri kuruluşlar olmak üzere talep eden herkesle konuştuk. Taksim’de bu sene olmayacağını kendilerine izah ettik” şeklinde açıklama yapmış; ancak gerek Valilik resmi internet sitesi gerekse başka bir araç ile Taksim Meydanı’na ilişkin bir yasaklama kararı açıklanmamış, resmi bir karar paylaşılmamış ve duyurulmamıştır. Buna rağmen 30.04.2024 tarihinde İstanbul Valiliği’nin sitesinde “1 Mayıs Tedbirleri Basın Açıklaması (2024/31)” başlığıyla Şişli, Beyoğlu, Fatih ve Beşiktaş ilçelerinde kapatılan yol, durak ve ulaşım araçlarının sıralandığı bir açıklama yayınlamış, Taksim Meydanına ulaşımı fiilen imkansız hale getirecek şekilde alınan önlemleri duyurmuştur.
TIKLAYIN-İstanbul 1 Mayıs’ında, gözaltına alınanlardan 182’si serbest bırakıldı
Saraçhane Meydanında Yaşanan Hak İhlalleri
1 Mayıs günü sabah erkenden İstanbul’un birçok bölgesi ulaşıma kapatılmış, Saraçhane Meydanı’na gidiş güzergahı üzerinde kimi yollar açık bırakılmış; Saraçhane Meydanına girişe polis güvenlik noktaları konulmuş ve medyana girmek isteyen kişiler bu güvenlik noktalarından çantaları aranarak geçip meydanda toplanmışlardır. Üst aramaları sırasında İbrahim Kaypakkaya siluetli flamaları nedeniyle 17 kişi meydan girişinde gözaltına alınmıştır.
Meydanın Taksim’e yönelen çıkışındaki Bozdoğan Kemeri’nin altına polis barikatı kurulmuş, akrep ve TOMA’lar konuşlandırılmıştır. Miting devam ederken sendika ve parti temsilcilerinden bir heyet Bozdoğan Kemeri altındaki polis ekibi ile görüşme gerçekleştirmiş, Anayasa Mahkemesi kararları hatırlatılmış ve barikatın açılması talep edilmiştir. Polis amirleri görüşmelerin tamamına olumsuz cevap vermiş ve gerekçesiz şekilde barikatın açılmayacağını, kitlenin barikattan uzaklaşması gerektiğini ifade etmiştir. Taksim’e yürümek konusunda ısrarcı olan kitleye polis saldırısı gerçekleştirilmiştir. Müdahale sırasında fazla miktarda biber gazı ve plastik mermi kullanılmıştır. Çok sayıda kişi gazdan etkilenmiş ve bir kısım protestocu da plastik mermiyle yaralanmıştır. Polis raporlarına göre 300 adet 400 ml Jenix biber gazı ve 120 kutu FN potu kullanılmıştır. Bir çok kişi biber gazı nedeniyle saatler boyunca nefes almada zorluk yaşamış, bir kişi ise gözüne plastik mermi isabet etmesi nedeniyle gözünü kaybetmiştir.
Herhangi bir mahkeme kararı bulunmaksızın Saraçhane Meydanının tamamında ve polis bariyerinin önünde dronelar, resmi polis kameraları ve polis memurlarının kendi şahsi telefonlarının kameralarıyla sürekli olarak görüntü alınmıştır.
Beyoğlu’nda Yaşanan Hak İhlalleri
Bu toplanmanın dışında; Taksim Meydanı’na ulaşmak isteyen birçok kişi, Beyoğlu civarında polis saldırısıyla karşılaşmış ve gözaltına alınmışlardır. 01.05.2024 tarihinde İstanbul’un çeşitli yerlerinden Taksim’e varmak üzere basın açıklaması yapmak üzere hareket eden 226 kişi hakkında yakalama işlemi yapılmıştır. Bu işlemler sırasında birçok kişi fiziksel ve psikolojik olarak polis şiddetine maruz kalmıştır. Yakalama işlemi yapılan 35 kişi hakkında 1 günlük gözaltı kararı verilmiş ve bu gözaltı kararı uzatılarak 04.05.2024 tarihine kadar gözaltında tutulmuşlardır.
1 Mayıs günü ilk gözaltı işlemi 08.00 civarında olmasına rağmen saat 17.00’a kadar avukatlar İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne alınmamış, gözaltında tutulan ve aralarında çocuklar da olan 226 kişinin avukatlarına erişimi uzun süre boyunca kısıtlanmıştır. Bu süre zarfında gözaltındaki kişiler, bir kısmı kelepçeli ve ters kelepçeli olmak üzere gözaltı araçlarında bekletilmişlerdir. Bu şekilde tutulan kişilere, bekletildikleri süre boyunca su ve yemek ulaştırılmamış; avukatların da ulaştırmasına izin verilmemiştir.
Haklarında “ifadeden sonra serbest bırakma” yönünde savcılık talimatı olan kişilerin bir kısmı gözaltına alındıkları yere uzak semtlerde gece geç vakitte serbest bırakılmış, ikametlerine dönme konusunda sorun yaşamış; bu kişilerin ailelerine ve avukatlarına serbest bırakılacakları hastanelerin bilgileri verilmemiştir.
1 Mayıs akşamı İstanbul Valisi Davut Gül, kendisine ait resmi Twitter hesabından “Hiç bir suç cezasız kalmaz. 210 kişi gözaltına alındı. Devlet yarına bırakır ama yanına bırakmaz. #İstanbul” şeklinde paylaşım yapmıştır.
1 Mayıs Sonrası Süreç
3 Mayıs 2024 tarihinde, 1 Mayıs’ta Saraçhane’den Taksim’e yürüme talebinde bulunan kişiler arasından polisin görüntü incelemeleriyle tespit edilmiş olan 47 kişilik bir listeye yönelik olarak 2911 S.K’na muhalefet ve TCK 265’te düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme suçlamalarıyla sabaha karşı evleri baskınları yapılmış ve 30 kişi gözaltına alınmıştır. Evlere yapılan operasyon sırasında dijital materyallere de el konulmuştur. Bu ve devamı ev baskınlarında gözaltına alınan kişilerin bir kısmının kendileri ve aileleri silahla tehdit edilmiş, başlarına silah dayanarak bekletilmiştir.
Bu operasyonla halihazırda gözaltında tutulmaya devam edilenlerle birlikte 1 Mayıs nedeniyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde tutulan kişilerin sayısı 65’e çıkmıştır. Gözaltı süreci boyunca özellikle Organize Şube Müdürlüğü nezarethanesinde tutulan kadınlara ayrımcı ve işkenceye varacak muameleler gerçekleştirilmiştir. Kadınların ped ve tuvalet ihtiyaçları karşılanmamış; tuvalete gitme talebinde bulunan kadınlara polis memurları tarafından “Tuvaletini poşete yap.” denmiş ve bazı kadınlar ihtiyaçlarını poşetle gidermek durumunda bırakılmıştır.
04.05.2024 tarihinde gözaltındaki 65 kişi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na çıkarılmıştır. Gözaltındaki kişilerin ifadeleri, dosya savcısı tarafından görevlendirilmiş talimat savcıları tarafından alınmıştır. 65 kişiden 52’si TMK md. 7/2, 2911 sayılı Kanun’un 32/1. maddesine muhalefet ile TCK md. 299 ve TCK md. 265 suçlarının işledikleri gerekçesiyle tutuklanma talebiyle, 13 kişi adli kontrol altına alınma talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilmiş; 52 kişiden 38’i tutuklanarak Marmara Kapalı Hapishanesi’ne gönderilmiştir. Tutuklama kararının ardından Çağlayan Adliyesi Sulh Ceza Hakimlikleri koridorundan adliye nezarethanesine götürülmekte olan kişilerden biri polis şiddetine maruz kalmış, asansör içinde darp edilmiş, sesleri duyarak olay yerine giden avukatların görüntü alması engellenmiş ve nezarethaneye apar topar indirilen kişiyle avukatlar ile milletvekillerinin görüşmesi engellenmiştir. Tutuklanmayan kişiler belirlenen yerlere başvurmak ve/veya yurt dışına çıkmamak şeklinde adli kontrol altına alınma kararlarıyla serbest bırakılmıştır.
05.05.2024 tarihinde aynı soruşturma kapsamında 20 kişi hakkında daha gözaltı kararı verilmiş ve bu kişilerden 12’si sabaha karşı evleri basılarak gözaltına alınmıştır. Bu operasyonlar sırasında herhangi bir el koyma kararı olmamasına rağmen birçok kişinin telefonlarına el konulmuş ve bazı kişilerden telefon şifreleri polis zoruyla alınmış ve telefonları zorla açtırılmıştır. Ev baskınları sırasında bir kişinin evinin kapısı polislerce kırılmıştır. Gözaltına alınan kişilerin kolluk ifadeleri aynı gün alınmış ve 06.05.2024 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na götürülmüşlerdir. Dosya savcısı ifadeler sırasında yine görev almamış ve başka birçok savcı görevlendirilmiştir. 12 kişinin 12’si de 2911 sayılı Kanun’un 32/1. maddesine muhalefet ile TCK md. 265 suçlarını işledikleri gerekçesiyle tutuklanma talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilmiştir. 12 kişiden 11’i aynı gün tutuklanmış ve kalan bir kişi adli kontrol altına alınma kararıyla serbest bırakılmıştır. Ne var ki serbest bırakılan kişi hakkında dosyaya Savcılık tarafından yeni fotoğraflar eklenmiş ve serbest bırakılmasına itiraz edilmiştir. Savcılık tarafından yapılan bu itiraz sonrası bu kişi de tutuklanmıştır. El koyma kararı olmamasına rağmen el konan telefonlar, kişilerin talep etmesine rağmen avukatlarına teslim edilmemiş, hapishaneye götürülmüştür. Polisler tarafından ise bu talebin reddine gerekçe olarak tutuklama kararlarından sonra slogan atılmış olması gösterilmiştir.
21.05.2024 tarihinde yine Saraçhane’den Taksim’e yürüme talebinde bulunan kişilerden oluşan 39 kişilik bir liste hazırlanarak arama- el koyma ve gözaltı kararı çıkartılmıştır. Bu kişilerden 27’si gözaltına alınmıştır. 21.05.2024 tarihinde kolluk ifadeleri alınmaya başlamış fakat tamamlanmamıştır. 22.05.2024 tarihinde kolluk ifadeleri tamamlanmış ve bu kişiler 23.05.2024 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na çıkarılmıştır. Dosya savcısı yine hiçbir şüphelinin ifadesini almamış; 2911 sayılı Kanun’un 32/1. maddesine muhalefet ile TCK md. 265 suçlarını işledikleri gerekçesiyle gözaltında bulunan 27 kişinin tümü tutuklanma talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilmiştir. 27 kişinin 27’si de tutuklanmış ve Marmara Kapalı Hapishanesi’ne gönderilmiştir.
Tüm bu operasyonlar sırasında ve sonrasında, hakkında yakalama kararı olduğunu öğrenen ve ifade vermek üzere kendiliğinden Savcılığa giden kişiler de bulunmaktadır. İfade verdikten sonra aynı gerekçelerle tutuklanan kişilerle birlikte 1 Mayıs nedeniyle toplamda 82 kişi tutuklanmıştır.
Tutuklama kararlarına ilk itirazlar ile 4 kişi hakkında öğrenci olmaları veya sağlık sorunları gerekçe gösterilerek tahliye kararı verilmiş, kalanlar hakkında itirazlar reddedilmiştir. 27 Mayıs’ta ilk operasyonda gözaltına alınan kişiler, 29 Mayıs’ta ise ikinci operasyonda gözaltına alınan kişiler hakkında ana soruşturma dosyasından ayırma kararı verilmiştir. 29 Mayıs’ta dosyası ayrılan kişiler hakkında iddianame düzenlenerek soruşturma dosyası kapatılmış, ancak ana dosyada bulunan kişilerden öğrenci olanlar hakkında öğrencilik sebebiyle aynı savcılık tarafından tahliye mütalaaları verilmiş, bu talepler hakimliklerce kabul edilmiştir. Bu şekilde tutuklanan kişilerden öğrenci olanların bir kısmı öğrencilik sebebiyle bırakılmış, diğer öğrenci ve işçiler ise gerekçesiz şekilde eşitlik ilkesine aykırı olarak tutuklu tutulmaya devam edilmiştir. Halihazırda içlerinde öğrencilerin de bulunduğu 41 kişi tutuklu olarak tutulmaya devam etmektedir.
Hapishanede Yaşanan Hak İhlalleri
Tutsakların birçoğu, hapishanede bir kısım hak ihlaline maruz kalmıştır. Tutsaklar, sohbet hakkı ile spor hakkı başta olmak üzere birçok hakkı kullanmaktan mahrum bırakılmıştır. Bu hakların kullanımlarının engellenmesine ilişkin hapishane idaresinin gerekçesi, tutsakların gözetim süresinde olduğu ve bu sebeple bu hakların kullandırılamayacağıdır. Ne var ki hukuka aykırı olan ve hakların kullanımı konusunda hiçbir belirleyiciliği olmayan bu sebep ortadan kalktıktan sonra dahi sohbet ve spor hakkı hala kullandırılmamaktadır. Yine tutsaklara posta yolu ile gönderilen ve görüşçüleri tarafından getirilen; hakkında herhangi bir yasaklama kararı olmayan ve ISBN numarası da bulunan bir kısım siyasi içerikli kitap da hapishanenin düzenini bozabileceği ve hapishane güvenliğini tehdit edebileceği gerekçesiyle teslim edilmemiştir. Üniversite sınavına girecek olan bir tutsak, hapishane kimliği olmaması gerekçesiyle ikinci günkü sınavına hapishane idaresi tarafından 20 dakika geç götürülmüştür. Avukat görüşüne çıkan bir tutsak ise görüş kabininden çıktıktan sonra kaba dayağa maruz kalmıştır. Gardiyanlar, tutsağın üstüne çullanmış, kendisine kaba dayak uygulamış ve zorla ayakkabıları çıkarttırılmıştır. Tutsak öğrencilerin bir kısmının okul sınavlarına götürülme talepleri sonuçsuz bırakılmış ve bu şekilde sınavlarına girme hakları engellenmiştir.
Güncel Durum
Bu operasyonlar ve tutuklamalar sonrası üç ayrı iddianame hazırlanmıştır.
Saraçhane Meydanına girmek isterken İbrahim Kaypakkaya siluetli flamalar gerekçesiyle gözaltına alınan ve tutuklanan 6 kişi hakkında tefrik kararı verilerek iddianame hazırlanmış; tensip ile tutukluluk hallerinin devamına karar verilerek ilk duruşmanın 17.07.2024 tarihinde yapılmasına karar verilmiştir.
İlk operasyondaki kişileri kapsayan ilk iddianame, İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edilerek tutukluların tamamının tutukluluk hallerinin devamı ile ilk duruşmanın 17.07.2024 gününe verilmesine karar verilmiştir.
İkinci operasyon ile gözaltına alınan kişilere ilişkin hazırlanan iddianame, İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından delillerin toplanmaması gerekçesiyle iade edilmiş ve Savcılık, bu iade kararına itiraz etmiştir. İade kararına itirazı inceleyen Ağır Ceza Mahkemesi, Savcılığın itirazını yerinde bulmuş ve dosyayı İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesi’ne geri göndermiştir. İddianameyi kabul eden İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesi, tensip zaptıyla tüm tutukluların tutukluluk halinin devamına karar vererek ilk duruşmayı 03.07.2024 tarihine vermiştir.
Üçüncü operasyon ile gözaltına alınan kişilere ilişkin hazırlanan iddianame, İstanbul 47. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından delillerin toplanamaması gerekçesiyle iade edilmiş ve Savcılık, bu iade kararına itiraz etmiştir. İade kararına itirazı inceleyen Ağır Ceza Mahkemesi, Savcılığın itirazını yerinde bulmuş ve dosyayı İstanbul 47. Asliye Ceza Mahkemesi’ne geri göndermiştir. İddianameyi kabul eden İstanbul 47. Asliye Ceza Mahkemesi, tensip zaptıyla 11 kişi hakkında tahliye, 4 kişi için ise tutukluluk halinin devamına karar vererek ilk duruşmayı 04.09.2024 tarihine vermiştir.
Sonuç ve Değerlendirme
Gelinen aşamada, hakkında tutuklama kararı verilmiş 82 kişiden 41’i, avukatların itirazları, savcının bir kısım tahliye talebi, tensip incelemeleri ve tutuk inceleme duruşmalarında tahliye edilmiştir. Şu anda hali hazırda 41 kişi, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak istediği için çeşitli suçlamalarla tutuklu olarak tutulmaktadır. Son AYM kararı ve öncesinde verilen birçok AYM ve yüksek mahkeme kararları uyarınca 1 Mayıs’ta halka açılması gereken Taksim Meydanı’na ulaşmak isteyen bu kişilerin 1 Mayıs tarihinde barışçıl protesto hakkı ve ifade özgürlüğü, 1 Mayıs’tan bu yana ise haksız tutuklamalar ile kişi özgürlüğü ve güvenliği, eğitim, çalışma, adil yargılanma gibi temel hakları ihlal edilmiştir.
Tutuklama gerekçeleri arasında “daha önce benzer dosyalarının bulunması” gibi hukuka aykırı nedenler sayılmış, tutukluluk incelemelerinde “tutukluluk halinin sona ermesini gerektirir yeni bir bulgu bulunmadığı” gibi masumiyet karinesini ve tutuklamanın son çare olması gerekliliğini yok sayan gerekçeler sıralanmıştır. Tüm bunlar soruşturma ve kovuşturma makamlarının tarafsız ve bağımsız olmadığı değerlendirmesini yapmamıza neden olmaktadır. Tutuklama talebiyle hakimliğe sevk edildikten sonra adli kontrolle serbest bırakılan bir kişinin dahi dosyada halihazırda var olan bir görüntünün ilk kez çıktısının alınması suretiyle, serbest bırakıldıktan 1 gün sonra yeniden yakalanması ve tutuklanması; aynı okul ve sınıfta okuyan kişilerden bir kısmının yalnızca öğrencilik gerekçesiyle serbest bırakılıp bir kısmının gerekçesiz şekilde tutukluluk halinin devam etmesi; 1 Mayıs günü barışçıl protesto hakkını kullanarak Taksim’e çıkan kişilerin bir kısmı hakkında olması gerektiği gibi takipsizlik verilerek diğer bir kısmı hakkında tutukluluğun devam ettirilmesi gibi bir çok hukuka aykırılık dosyanın hukuki niteliğine olan güvenin yok olmasına neden olmuştur.
Yargının, temel insan hakları ilkelerinin ve tarihimizin gösterdiği tek bir doğru bulunmaktadır: 1 Mayıs alanı Taksim Meydanı’dır. Yaşasın 1 Mayıs! Biji 1 Gulan!”