MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
DİSK Emekli Sen Samsun Şubesi üyeleri Gazi Müzesi önünde bir araya gelerek düşük emekli maaşlarına tepki gösterdi. DİSK Emekli Sen Samsun Şube Başkanı Arif Kutlu, “Şirketler karlarını katlarken işçilerin payına yoksulluk, saraylar ışıl ışıl parlarken emeklilerin payına sefalet düşüyorsa ne sosyal devletten ne eşitlikten ne de adaletten ne de yaşamdan söz edilebilir. Meclis, emeklilerin bayram ikramiyesini 3 bin lira olarak belirledikten sonra tatile girdi. 16 milyonu aşkın emekli ve hak sahibinin sesine kulaklarını tıkayarak, 3 kuruşluk sözde artışa gönül rahatlığıyla el kaldıranlar, gönül rahatlığıyla dinlenmeye çekildi” dedi.
DİSK Emekli Sen Samsun Şubesi üyeleri Gazi Müzesi önünde düşük emekli maaşı ve 3 bin lira bayram ikramiyesini protesto etti. Basın açıklamasını okuyan DİSK Emekli Sen Samsun Şube Başkanı Arif Kutlu, “Açlık sınırındaki hiçbir ücret, hiçbir maaş ya da aylık, emeklilerin yaşamını idame ettirebilmesinde bir kıstas değildir. İnsanın, sadece beslenme ihtiyacını karşılayarak insan onuruna yakışır bir yaşama kavuşamayacağı açıktır. Bizler, emeklilere ısınmayı, ulaşımı, sağlığı, kültürel ve sosyal ihtiyaçları lüks gören bir zihniyete karşı bir aradayız. Buzdolabımızın boş… Her seçim dönemi öncesinde, seçim yatırımı olarak önümüze atılan üç kuruşluk müjdelere ise karnımızın tok olduğu bilinsin diye buradayız” ifadelerini kullandı.
“EMEKLİLERİN PAYINA SEFALET DÜŞÜYOR”
Arif Kutlu, şunları söyledi:
“Sarayın istatistik uydurma kurumunun dahi bağımsız araştırma şirketlerinin üzerinde enflasyon oranları açıkladığı bir dönemden geçiyoruz. Dar gelirlilerin gıda enflasyonu ise resmi enflasyonun çok üzerinde seyrediyor. Biz emeklilerin gıda enflasyonu yüzde 87,3 olmuşken Cumhurbaşkanı şöyle sesleniyor; en düşüğü 10 bin lira olan emekli maaşı, ömrünü kendisinin ve ailesinin geçimi için harcamış vatandaşlarımız için yeterli mi, elbette değil. Ömrümüzü kendimizin ve ailemizin geçimi için harcadığımız doğrudur. Hazine katkılarıyla 10 bin liraya tamamlanan emekli aylıklarımızın yetersiz olduğu doğrudur ancak bu konuda sorumluluk üstlenmesi gerekenler, bir kez daha sorumluluktan kaçmakta; emeklileri sırtında küfe olarak görenler, tüm sorunların çözümünü işçinin ve emekçinin daha fazla çalışmasında aramaktadır. Şirketler karlarını katlarken işçilerin payına yoksulluk, saraylar ışıl ışıl parlarken emeklilerin payına sefalet düşüyorsa ne sosyal devletten ne eşitlikten ne de adaletten ne de yaşamdan söz edilebilir. Tüm bunların sözünün edilmediği yerde barıştan söz etmek mümkün değildir. Meclis, emeklilerin bayram ikramiyesini 3 bin lira olarak belirledikten sonra tatile girdi. 16 milyonu aşkın emekli ve hak sahibinin sesine kulaklarını tıkayarak, 3 kuruşluk sözde artışa gönül rahatlığıyla el kaldıranlar, gönül rahatlığıyla dinlenmeye çekildi. And olsun ki emeklilere bir kez daha kuru ekmekten ibaret bayram sofrasını layık gören zihniyet, layık olduğu yerde, tarihin çöplüğünde kalacak. Emeklilerin insan onuruna yakışır bir yaşam için sokağa çıktığı her gün ise mücadele tarihine kazınacak. Emekliler, talep ettikleri, hak ettikleri bayram ikramiyelerine er ya da geç kavuşacak.
“BUZDOLABIMIZ BOŞ”
Açlık sınırındaki hiçbir ücret, hiçbir maaş ya da aylık, emeklilerin yaşamını idame ettirebilmesinde bir kıstas değildir. İnsanın, sadece beslenme ihtiyacını karşılayarak insan onuruna yakışır bir yaşama kavuşamayacağı açıktır. Bizler, emeklilere ısınmayı, ulaşımı, sağlığı, kültürel ve sosyal ihtiyaçları lüks gören bir zihniyete karşı bir aradayız. Buzdolabımızın boş… Her seçim dönemi öncesinde, seçim yatırımı olarak önümüze atılan üç kuruşluk müjdelere ise karnımızın tok olduğu bilinsin diye buradayız. Bizler, Türkiye’nin kalkınması için yıllarını harcamış emeklileriz. Kimimiz işçiydik, madenlerde, petrol ve kimya endüstrilerinde, limanlarda, fabrikalardaydık. Kimimiz memurduk, öğretmendik. Kimimiz tarladaydık. Emeğimizle geçindik. Bizler o zamanlar yeri geldiğinde greve, yeri geldiğinde haklarımız için sokaklara çıktık. Bugün de sokaktayız. Haklarımız için, yalnızca kendi haklarımız için değil; gençlerin, çocukların, torunlarımızın hakları için sokaklardayız. Onlar bölerek, ayrıştırarak ve nihayet sefalette eşitleyerek yönetmek istiyorlar ancak biz emekliler, birleşe birleşe kazanacağımızı biliyor; bizleri ayrıştırmak isteyenlerin karşısında dayanışmayla, inatla, umutla eşit ve adil bir geleceği kuracağımıza inanıyoruz.
“EMEKLİLERİ AÇLIĞA MAHKUM EDENLERE OY YOK”
Bu bağlamda bir kez daha haykırıyoruz; emeklileri sefalete, açlığa, yoksulluğa mahkum edenlere oy yok. Gençleri umutsuzluğa, işsizliğe mahküm edenlere, emeklilerden oy yok. Yaşamak için çalışmak zorunda olmadığımız bir emeklilik istiyoruz. En temel tüketim mallarına dahi ulaşmamızın engellendiği; açlık değil ölüm sınırında bir yaşamı kabul etmiyoruz. Her günümüzün bir yaşam mücadelesi içinde geçmesine neden olan bu kara, köhne düzene karşı ses çıkarıyoruz. Dostlar, bir kez daha sesimizi yükseltiyoruz; emeklilikte insan onuruna yaraşır bir ücret istiyoruz. Vermeyecekler; alacağız! Emekli aylıklarının enflasyona değil milli gelire endeksli olmasını istiyoruz. En düşük emekli aylığının asgari ücret seviyesine çıkarılmasını istiyoruz. Emekli ikramiyelerinin yılda iki defa ve en az asgari ücret seviyesinde ödenmesini istiyoruz. Emeklilikte intibak yasası çıkarılmasını istiyoruz. Emeklilerin sağlık hizmetlerinde ödedikleri katılım payının koşulsuz şartsız kaldırılmasını istiyoruz. Emeklilerle ilgili politika yapılacağında emeklilere danışılmasını; sendikal hak ve özgürlüklerimizin teslim edilmesini istiyoruz.”